20 Ağustos 2016 Cumartesi

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu'na Eşlik Eden Psikiyatrik Hastalıklar

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ile depresyon belirgin bir birliktelik gösterir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tanısı alan eriskinlerin %15-30'u depresyon tanısı da alırlar. Geniş bir çalışmada Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tanısı alan erişkinlerin % 63'ünde major depresif bozukluk, % 23 'ünde süregen depresyon, % 17'sinde bipolar bozukluk, % 11 'inde panik bozukluk, %12'sinde yaygın anksiyete bozuklugu ve % 7'sinde obsesif kompulsif bozukluk
birlikteliği izlendiği belirtilmiştir. 
Araştırmalar bipolar bozukluk tanısı olanların %9,5’inin yaşamlarının bir döneminde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu  tanısı da aldıklarını ve bu tanıyı bipolar bozukluk tanısından ortalama 5 yıl önce aldıklarını göstermiştir. 
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu'nun bipolar bozukluk için sık bir eştanı oldugu, bipolar hastalığın daha kötüye gidisine sebep oldugu bildirilmiştir. 
Davranıs bozuklugu, antisosyal kisilik bozukluğu, alkol ve madde bağımlılığı da Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu  ile birlikte izlenebilen ruhsal hastalıklardır. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu 'ndan şüphelenilen bireyler mutlaka bu olası eş tanılar için de değerlendirilmelidir.

Kendinizi Test Edin

Yetişkin Hiperaktivite Ölçeği

Yok: 0
Bazen: 1
Sık: 2
Çok sık: 3

1) Yerinde duramama, gergin ve sinirli olma
2) Uzun sure gazete ve kitap okuyamama
3) Duyguların inişli çıkışlı olması
4) Dikkatin çabuk dağılması, kafa yoran işlerden kaçma
5) Plan yapamama, her işi yarım bırakma
6) Zorluklara dayanma gücü zayıflığı
7) Tehlikeli, pervasız araba kullanma
8) Sık sık ev, iş veya sevgili değiştirme
9) Sonuçları düşünmeden ani karar verme
10) Stres altında kolay pes etme
11) İçki ve sigarayı kontrolsüz kullanma
12) Çok işle uğraşıp çoğunu yarım bırakma
13) Sık sık parmak çıtırdatma, ayak sallama
14) Unutkan olma, eşya kaybetme
15) Çok konuşma, dinlemekten hoşlanmama
16) Ufak tartışmaları kavgaya dönüştürme
17) Tehlikeyi ve riski sevme
18) Kolay mutlu olmama, hayal kırıklığına uğrama
19) İstirahat süresinde bile bir şeyler yapma
20) Aceleci ve sabırsız olma, beklemeyi sevmeme
21) Az ve tedirgin uyuma
22) Rekabetçi ve iddiacı olma
Sonuç:
0-21     Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunuz yok gibi
22-41    Risk altındasınız. Stresi azaltmanın yollarını bulmalısınız
42+       Profesyonel yardım almalısınız

8 Ağustos 2016 Pazartesi

Uzun Etkili Metilfenidat (Concerta) Hakkında

CONCERTA, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite bozukluğu tedavisinde kullanılan, 18-27-36-54 mg kontrollü salım tableti formlarına sahip bir ilaçtır. İçeriğinde metilfenidat hidroklorür bulunmaktadır. Tabletler silindir şeklindedir ve bir yüzünde siyah renkle "alza" ve kaç miligramlık tablet olduğu yazar.

CONCERTA Dikkat Eksikliği-Hiperaktivite Bozukluğu’nun (DEHB) tedavisinde kullanılır. Bilimsel araştırmalar 6-65 yaş arası için yapılmıştır ve bu yaş aralığında tedavide etkili olduğunu göstermektedir. CONCERTA tedavisi DEHB’li tüm hastalarda gerekmeyebilir. İlaca başlama kararı hastanın semptomlarının ciddiyetinin ayrıntılı olarak değerlendirilmesine dayalı olarak verilmelidir.
Başlangıç dozu çocuklar ve adolesanlarda günde bir kez 18 mg ve yetişkinlerde günde bir kez 18 -36 mg’dır.
CONCERTA’nın böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği olan hastalarda, 6 yaşın altındaki çocuklarda kullanımı kontrollü çalışmalarda incelenmemiştir. 
CONCERTA kullanımı aşağıdaki durumlarda sakıncalıdır:
Metilfenidat tedavi süresi belirsiz olmamalıdır. Metilfenidat tedavisi genellikle ergenlik sırasında veya sonrasında kesilir. Uzun süreli tedavi (Örn. 12 aydan uzun süre) gören hastaların kardiyovasküler durum, büyüme, iştah, yeniden psikiyatrik bozukluk gelişimi veya mevcut bozukluğun kötüleşmesi açısından sürekli olarak dikkatle izlenmesi gerekmektedir. İzlenmesi gereken psikiyatrik bozukluklar; motor ve vokal tikler, agresif veya düşmanca davranış, ajitasyon, anksiyete, depresyon, psikoz, mani, delüzyon, iritabilite, doğallığın kaybı, geri çekilme ve bir düşünce veya harekete fazlasıyla saplanıp kalmayı içerir (ancak bunlarla sınırlı değildir). 
İlacın kesilmesi
Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler 
Alkol ile birlikte kullanım
Gebelik
Emzirme dönemi
İstenmeyen etkiler
CONCERTA'i aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ

Uygulama şekli
CONCERTA ile tedavi öncesi izleme:
İlaç reçete edilmeden önce, hastanın kardiyovasküler durumu (kan basıncı, kalp atım sayısı) kontrol edilmeli ve değerlendirilmelidir.
Hastanın kapsamlı hikayesi; eşzamanlı kullanılan ilaçları, önceki ve mevcut eş zamanlı medikal ve psikiyatrik bozukları veya semptomları, ailede ani kardiyak/açıklanamayan ölüm öyküsünü içermelidir. Hastanın tedavi öncesi boy ve kilosu büyüme tablosuna kaydedilmelidir.
CONCERTA ile tedavi süresince izleme:
Hastanın büyüme, psikiyatrik ve kardiyovasküler durumu düzenli olarak izlenmelidir.
• Doz ayarlaması sırasında ve sonrasında en az altı ayda bir kan basıncı ve nabız kaydedilmelidir.
• Boy, kilo ve iştah, en az altı ayda bir büyüme tablosuna kaydedilmelidir.
• Metilfenidat psikiyatrik bozukluklara yol açabilir veya var olan durumu kötüleştirebilir. Her doz ayarlamasında ve en az altı ayda bir ve her muayenede, hastalar, yeni psikiyatrik bozuklukların gelişip gelişmediği veya mevcut bozuklukların kötüleşip kötüleşmediği bakımından değerlendirilmelidir.
Hasta, metilfenidatı eğlence amaçlı, yanlış kullanma ve kötüye kullanma riski açısından izlenmelidir.

Doz, hastanın gereksinimlerine ve yanıtlarına bağlı olarak bireysel olarak ayarlanmalıdır. Doz, bir haftalık aralıklarla 18 mg’lık artışlarla yükseltilebilir. Çocuklarda 54 mg, adolesanlarda 72 mg ve yetişkinlerde 108 mg’ın üzerindeki günlük dozlar çalışılmamıştır ve önerilmemektedir.
CONCERTA ağızdan günde bir kez uygulanır. Etkinin doz alımı sonrası 12 saat süresince mevcut olduğu gösterildiğinden, ürün günde bir kez sabahları alınmalıdır. Bütün halinde su ile yutulmalı; çiğnenmemeli, bölünmemeli ya da ezilmemelidir. CONCERTA besinlerle ya da beraberinde besin alınmaksızın uygulanabilir.


• Metilfenidata aşırı duyarlılığı olduğu bilinen hastalarda;
• Glokomu olan hastalarda;
• Feokromasitomalı hastalarda;
• Non-selektif, geri dönüşsüz monoamin oksidaz inhibitörleri kullanan hastalarda ( herhangi bir psikiyatrik ya da nörolojik ilaç kullanıyorsanız Concerta kullanmadan önce doktorunuza bu ilaçla ilgili bilgi veriniz)
• Hipertiroidi veya tirotoksikozu olan hastalarda;
• Ağır depresyon, anoreksiya nervoza veya anoreksik bozukluklar, intihar eğilimi, psikotik semptomlar, şiddetli duygudurum bozuklukları, manik epizodlar, şizofreni, anti-sosyal ya da borderline kişilik bozukluklukları hikayesi ya da yeni tanısında;
• Ağır ve episodik (Tip I) bipolar duygudurum bozukluğu tanısı alan ya da hikayesi olan hastalarda;
• Şiddetli hipertansiyon, kalp yetmezliği, arterial okluzif hastalıklar, anjina, hemodinamik açıdan önemli konjenital kalp hastalığı, kardiyomiyopati, miyokard infarktüsü, hayatı tehdit edebilecek aritmi, kardiyak iyon kanallarının fonksiyon bozukluğunun neden olduğu kardiyovasküler hastalıklar

DEHB’li çocuklarda ve adolesanlarda uzun süreli (12 ay üzeri) metilfenidat kullanımına karar veren doktor, hastanın farmakoterapi olmaksızın işlevselliğini değerlendirmek amacı ile belirli aralıklarda, ilaçsız deneme süresi ile ilacın uzun süreli faydasını tekrar değerlendirmelidir. Metilfenidat kullanımının, en az yılda bir kez kesilmesi ve çocuğun durumunun (tercihen okul tatili dönemlerinde) değerlendirilmesi önerilmektedir. İlaç geçici veya kalıcı olarak durdurulduğunda iyileşme sürdürülebilir.

İlacın kesilmesi sırasında kronik aşırı hareketliliğin yanı sıra olası depresyon açısından hasta gözlenmelidir. Bazı hastalar uzun süreli takip gerektirir.
Kötüye kullanım durumunda ağır depresyon gelişebileceğinden hasta izlenmelidir. 
Metilfenidat yorgunluğun önlenmesi ya da tedavisi için kullanılmamalıdır. 

Metilfenidat hipertansiyon tedavisi için kullanılan ilaçların etkililiğini azaltabilir.
Metilfenidatın kan basıncını artırabilen başka ilaçlarla eşzamanlı kullanımında dikkatli olunmalıdır.

Alkol, metilfenidat da dahil olmak üzere psikoaktif ilaçların santral sinir sistemi üzerindeki advers etkilerini şiddetlendirebilir. Bu nedenle hastaların tedavi sırasında alkolden uzak durmaları önerilmektedir.

Metilfenidatın gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir.
CONCERTA gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir. İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.

Metilfenidat ile tedavi edilmiş bir annenin sütünde metilfenidata rastlanmıştır.
Metilfenidat kullanan annenin emzirdiği bebeğin kilosunda belirlenmemiş bir azalmanın olduğu; ancak annenin metilfenidat tedavisini kestikten sonra bebeğin kilo aldığı ile ilgili bir vaka raporu bulunmaktadır. Emzirme dönemindeki bebekler için risk göz ardı edilmemelidir.
Emzirmenin durdurulup durdurulmayacağına ya da CONCERTA tedavisinin durdurulup durdurulmayacağına/tedaviden kaçınılıp kaçınılmayacağına ilişkin karar verilirken, emzirmenin çocuk açısından faydası ve CONCERTA tedavisinin emziren anne açısından faydası dikkate alınmalıdır.

Aşağıda belirtilen istenmeyen etkiler CONCERTA kullanımında %1 den daha sık görülebilen yan etkilerdir:
Nazofaranjit, üst solunum yolu enfeksiyonu, sinüzit
İştahta azalma 
Uykusuzluk
Kaygı, depresif duygu durum, huzursuzluk, sinirlilik, diş gıcırdatma, anormal davranış, tikler
Baş ağrısı
Baş dönmesi, titreme
Görmede bulanıklık,
Vertigo
Çarpıntı
Hipertansiyon, ateş basması
Öksürük, 
Ağız kuruluğu, bulantı İshal, karın ağrısı, karın rahatsızlığı, karının üst kısmında ağrı, kusma, dispepsi, kabızlık, bulantı (çocuklarda)
Terleme, döküntü
Kaslarda gerginlik, 
Erektil disfonksiyon 

CONCERTA'i aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ
CONCERTA'in saklanması
Kullanmanız gerekenden daha fazla CONCERTA kullanırsanız
CONCERTA'i kullanmayı unuttuysanız
Eğer:
• Sizin/çocuğunuzun ilacın içerdiği maddelerden herhangi birine karşı alerjisi varsa, (yardımcı maddeler listesine bakınız)
• Sizde/çocuğunuzda belirgin iç sıkıntısı (anksiyete), gerginlik ya da huzursuzluk varsa,
• Sizde/çocuğunuzda göz tansiyonu (glokom) varsa,
• Sizde/çocuğunuzda böbreküstü bezinden gelişen tümörünüz (feokromasitoma) varsa,
• Sizde/çocuğunuzda tiroid bezi fazla çalışıyor (hipertiroidizm) veya tiroid bezinden aşırı hormon salgılanması sonucu oluşan bir durum varsa (tirotoksikoz),
• Siz/çocuğunuz son 14 gün içinde, seçici olmayan, geri dönüşümsüz monoamin oksidaz inhibitörü (MAOİ; depresyon tedavisinde kullanılan bir ilaç) bir ilaçla yakın zamanda tedavi edilmişseniz ya da tedaviniz devam ediyor ise,
• Sizde/çocuğunuzda şiddetli göğüs ağrısı (anjina pektoris) varsa,
• Sizde/çocuğunuzda kalp ritim bozuklukları varsa,
• Sizin/çocuğunuzun kan basıncı çok yüksekse (hipertansiyon),
• Sizde/çocuğunuzda duygudurum bozukluğu (Tip I bipolar) öyküsü veya tanısı varsa,
• Sizde veya çocuğunuzda aşağıdaki sorunlar varsa,
o Üzüntü, değersizlik, umutsuzluk gibi şiddetli depresyon belirtileri o Yeme bozukluğu (Anoreksiya nervosa)
o Anormal düşünceler veya hayaller veya anormal sesler duymak o İntihar düşüncesi
• Sizin/çocuğunuzun ilaç veya alkol bağımlılığı veya suistimali varsa,
• Sizde/kız çocuğunuzda hamilelik veya hamileliğin planlanması durumu söz konusu
ise,
• Yaşlıysanız CONCERTA'yı kullanmayınız.
Eğer:
• Sizde/çocuğunuzda kalp hastalığı varsa,
• Sizde/çocuğunuzda kalp krizi veya ailenizde kalp hastalıklarına bağlı ani ölüm öyküsü varsa,
• Sizin/çocuğunuzun kan basıncı yüksek ise,
• Sizin/çocuğunuzun sindirim kanalında (boğaz, mide, ince barsak veya kalın barsak) daralma veya tıkanıklık varsa,
• Sizin/çocuğunuzun tableti yutmasını zorlaştırabilecek sorunları varsa,
• Siz/çocuğunuz nöbet geçirdiyseniz veya EEG (beyin dalgalarını gösteren çizelge) anormallikleri varsa,
• Sizde/çocuğunuzda tikler veya Tourette sendromu (aynı şekilde tekrar tekrar meydana gelen istem dışı, hızlı, ani hareketler veya sesler içeren tiklerle karakterize edilen nörolojik bir rahatsızlık) var ise veya ailede Tourette sendromu tanısı varsa,
• Sizde/çocuğunuzda bulanık görme sorunu veya önemli göz hastalıkları (tümör, şaşılık vb.) varsa,
• Sizin/çocuğunuzun karaciğer veya böbrek ile ilgili sorunları varsa, CONCERTA'yı dikkatli kullanınız.
Bir nedensel ilişki ortaya konmamış olmakla birlikte çocuklarda, santral sinir sistemi uyaranların uzun süreli kullanımıyla birlikte büyümenin (yani kilo alma ve/veya boy uzaması) baskılandığı bildirilmiştir. Dolayısıyla, uzun süreli tedavi gerektiren hastalar dikkatli bir şekilde izlenmelidir. Beklendiği şekilde büyümeyen ya da kilo almayan hastaların tedavileri kesilmelidir.
Bu uyarılar geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa sizin için geçerliyse lütfen doktorunuza danışınız.
Spor :
Bu ilacın içerdiği etkin madde doping testinde pozitif sonuç vermektedir. Bu nedenle CONCERTA'yı dikkatli kullanınız.
CONCERTA'yı çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.
25°C altındaki oda sıcaklığında saklayınız. Şişenin kapağını sıkıca kapatınız.
Ambalajın içinde bulunan nem çekici madde (bir veya iki adet) tabletleri kuru tutmak içindir, kesinlikle yutmayınız.
Son kullanma tarihiyle uyumlu olarak kullanınız.
Ambalajdaki son kullanma tarihinden sonra CONCERTA'i kullanmayınız.
Eğer üründe ve/veya ambalajında bozukluklar fark ederseniz CONCERTA'i kullanmayınız.
Siz/çocuğunuz CONCERTA 'dan kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmış sanız bir doktor veya eczacı ile konuşunuz.
Çocuğunuz CONCERTA'dan kullanması gerekenden fazlasını kullanmışsa, çocuğun kendine zarar vermemesini sağlayınız, çocuğunuzu aşırı gürültü ve ışıktan koruyunuz.
Eğer bir doz atlandıysa, bir sonraki dozu ertesi sabah alınız ve tedavinizi devam ettiriniz. İlacın etkilerinin, alındıktan sonra yaklaşık 12 saat süreyle devam ettiğini unutmayınız. Eğer başka sorularınız varsa ya da birden fazla dozu almadıysanız, doktorunuza danışınız. Unutulan dozları dengelemek için çift doz almayınız.

7 Ağustos 2016 Pazar

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ile Yaşamak

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan birçok insan ilgisini çeken konularda oldukça ilgili, canlı ve konuya odaklanmış olarak kalabilir. Çok ilgisini çekmeyen bir konuyu dinlemek veya odaklanmak durumunda kaldığında ise yavaş yavaş göz kapaklarının ağırlaşıp, kapanmaya başladığını hisseder. Gözlerini açık tutmaya, uyanık kalmaya çabalamak boşuna olur ve uyku daha baskın gelir. Trafiğin sakin olduğu otoban gibi yollarda, çevresel uyaranların da az olduğu durumlarda bitkinlik, uyuklama büyük tehlikler yaratır. Arabayı uygun bir yere çekip uyumaya çalışmak da işe yaramaz çünkü ortada gerçek bir uyku gereksinimi yoktur. Derste uyuklayan öğrencinin teneffüste keyifle koşup oynaması gibi.  Burada sorun canlılığın düzenlenmesinde yatmaktadır. Bu kişiler çok yorgun da olsalar uykuya dalma güçlüğü yaşarlar. Bu nedenle ertesi gün yorgunluk, uykulu ve verimsiz bir gün yaşanır. Dalma güçlüğüne rağmen uykuları çok ağırdır ve uyanmaları da çok zor olur.
Canlılığı sürdürme konusu iş verimini de olumsuz etkilemektedir. Canlı, istekli başladıkları işler, ilerledikçe enerjide azalma, motivasyon kaybı ve isteksizlik nedenleriyle yarıda kalabilir. Kısa süreli işlerde veya kendilerinden istenen yardım ve sorun çözmelerde başarılı ama uzun vadeli işlerde sorunlar yaşarlar. Dehb olan kişilerin işlem hızlarındaki yavaşlık nedeniyle ellerine aldıkları işler çok zaman alır, çok yavaş ilerler ve sonunda yarım kalan projeler arasında kaybolup gidebilir.
Okumak, yazı yazmak çok sorunlu işler arasındadır ve çok sık geri dönüp kontrol etmek, çok sık tekrar yapmak zorunda kalırlar. Sonuçta yaşamsal önemde birçok alanda geride kalmak, çok sık eleştirilmek, başarısızlık, iş kaybı özgüveni çok azaltıp diğer ruhsal sorunlarla karşılaşılmasına neden olur.
Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu'nda ilaçlarla tedavide semptomlarda azalma % 50 civarındadır. Bu nedenle bu sorunla baş etmek için gerekli yetenekleri, yöntemleri kazandırmaya yönelik psikoterapi uygulamaları gerekmektedir.

3 Ağustos 2016 Çarşamba

Metilfenidat (Ritalin) Hakkında

Ritalin (metilfenidat) merkezi sinir sistemini uyaran bir ilaçtır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda, beyin kimyasallarını etkileyerek, dürtü denetimini kolaylaştırır, aşırı hareketliliği azaltır ve dikkati artırır. Yoğun ve karşı konulamaz uyku nöbetleri ile seyreden narkolepsi hastalığının tedavisinde de Ritalin (metilfenidat) kullanılır.

Ritalin (metilfenidat) alerjiniz varsa, glokom, hipertiroidi, tiroid, şiddetli yüksek tansiyon, tikler veya Tourette sendromu, anjina, kalp yetmezliği, kalp ritim bozukluğu, yakın zamanda kalp krizi, fruktoz intoleransı, glukoz-galaktoz malabsorpsiyon veya sukroz-izomaltaz eksikliği, ya da şiddetli anksiyete, gerginlik, ajitasyon hali varsa Ritalin (metilfenidat) kullanımı sakıncalı olabilir. Eğer bu durumlardan herhangi birine sahipseniz, doktorunuzun Ritalin (metilfenidat) için size özel doz ayarlaması yapması yapacaktır. Küçük dozlarla başlayıp kanda ilaç düzeyini ölçerek nihai dozu ayarlaması gerekebilir.

Ritalin (metilfenidat) öneri dışında kullanımda alışkanlık riski taşır. bu sebeple Ritalin (metilfenidat), sadece reçete edilen kişi tarafından kullanılmalıdır. özellikle uyuşturucu kullanımı ya da bağımlılığı öyküsü olan kişilerde Ritalin (metilfenidat) kullanımı risk taşır.
Doğuştan kalp sorunları olan çocuk ve ergenlerde, Ritalin (metilfenidat) kullanımı ani ölüme neden olabilir. Bir doğumsal kalp hastalığı varsa, mutlaka doktorunuza bildiriniz.

Ritalin, Gebelik kategorisi

C’ dir, yani Ritalin (metilfenidat)’in anne karnındaki bebeğe zarar verip vermediği bilinmemektedir.Hamileyseniz veya bu ilacı kullanırken hamile kalmayı planlıyorsanız doktorunuza bildiriniz. Ritalin (metilfenidat) emzirilen bebeğe de zarar verebilir anne sütüne metilfenidat geçip geçmediği bilinmemektedir. Eğer bebek emziriyorsanız doktorunuza danışmadan Ritalin (metilfenidat) kullanmayınız.

Çocuklarda Ritalin (metilfenidat) kullanımı genellikle güvenlidir. Ancak birçok çocukta Ritalin (metilfenidat) iştahsızlık yapar. Ritalin (metilfenidat) uzun süreli kullanımı, bir çocuğun büyümesini yavaşlatabilir. Bu ilacı kullanan çocukta büyüme yavaşlamışsa, kilo alımı düzgün ve yeterli değilse mutlaka doktorunuza bildiriniz. Bir doktorun tavsiyesi olmadan 6 yaşından küçük bir çocuğa, hiçbir biçimde, deneme amaçlı da olsa, Ritalin (metilfenidat) vermeyin.

Tam olarak doktorunuz tarafından reçete edildiği biçimde kullanın. Birçok hekim, haftada bir gün ya da iki gün ilaç tatili verir. Genellikle okul ya da iş günü olmayan pazarları ilaç alınmaz. Bu öneriye uyun. Önerilenden daha az ve ya çok dozda Ritalin (metilfenidat) almayın. Önerilenden daha uzun süre kullanmayın.

Ritalin (metilfenidat) tablet yutularak alınmalıdır. Etki süresi kısadır. O sebeple Ritalin (metilfenidat) günde birkaç defa verilir.
Çocuklar (6 yaş ve üzeri) Günde bir veya iki defa (örneğin kahvaltıda ve öğlende) 5 mg (1/2 tablet) ile başlanır ve haftada 5 -10 mg’lık artışlarla kademeli olarak artırılır. Toplam günlük doz bölünmüş dozlar halinde uygulanabilir. Erişkinler İki veya üçe bölünmüş dozlar halinde günlük ortalama doz 20 – 30 mg’dır. Bazı hastalarda günde 40 – 60 mg gerekli olabilirken diğerlerinde günde 10 -15 mg yeterli olacaktır. İlacı günün ileri saatlerinde aldığı takdirde uyuyamayan hastalar son dozu saat 18.00’den önce almalıdırlar.
Ritalin (metilfenidat) kullanan kişini diş çektirmesi ya da ameliyat olması gerekiyorsa, operasyon günü Ritalin (metilfenidat) almamak yeterli olacaktır.
İlacın oda sıcaklığında muhafaza edilmesi gerekir. Ancak özellikle sıcak bölgelerde, yaz aylarında, buzdolabının kapak kısmında saklayabilirsiniz.
Sabah almanız gereken Ritalin (metilfenidat)’i almayı unuttuysanız, farkettiğinizde alınız. Ancak diğer dozu almanıza 2 saatten az süre kalmışsa, Ritalin (metilfenidat) alıp bir sonraki dozu atlayınız. Saat 18:00 ı geçmişse, Ritalin (metilfenidat)’i artık almayınız, uykunuzu kaçırma ihtimali yüksek olacaktır.
Bir hekim önermediyse, sınavlardan önce dikkatinizi artırmak için Ritalin (metilfenidat) almayınız, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunuz yoksa, Ritalin (metilfenidat) sizi daha huzursuz ve kaygılı yapabilir, yan etkiler sebebiyle dikkatinizi daha bozabilir.

Doz aşımı

İntihar amaçlı ya da kazara fazla doz Ritalin (metilfenidat) alındıysa, alınan dozun miktarına bağlı olarak bu tehlikeli bir durumdur. Derhal en yakın hastaneye başvurunuz. Zehirlenme belirtileri kusma, huzursuzluk, titreme, kas seğirmesi, nöbet (konvülsiyon), konfüzyon, halüsinasyonlar, terleme, çarpıntı, bulanık görmedir. Mide yıkanması, bol sıvı verilmesi ve 24 saat kalp ritmi takibi için hastane yatışı gerektirebilir.

Araç Kullanımı

Ritalin (metilfenidat) araç kullanmaya genellikle engel değildir. ancak üretici firma dikkatli olunmasını tavsiye eder. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan birçok kişi, Ritalin (metilfenidat) kullanırken trafikte daha dikkatli olabildiklerini belirtirler. ancak reflekslerde yavaşlama yapabilir. Özellikle Ritalin (metilfenidat) kullanılmaya başlanan ilk günlerde dikkatli olunmalı, araç kullanımından kaçınılmalıdır.

Yan Etkiler

Birçok çocuk ve yetişkin, büyük bir yan etki, olmadan Ritalin (metilfenidat) kullanabilir. ancak şu yan etkiler varsa Ritalin (metilfenidat) kullanımını durdurun ve hekiminize haber verin:
düzensiz ve hızlı kalp atışları
bayılacakmış gibi hissetme;
ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı, ciltte soyulma, kırmızı deri döküntüsü;
saldırganlık, huzursuzluk, halüsinasyonlar, alışılmadık davranışlar, ya da tikler
kolay morarma, ciltte mor lekeler
tehlikeli yüksek kan basıncı, şiddetli baş ağrısı, bulanık görme, kulaklarda uğultu,
göğüs ağrısı, nefes darlığı,
bayılma
Bazı yan etkiler ise daha az ciddidir ve ilaç kesimi gerekmez: mide ağrısı, bulantı, kusma, terleme, hafif baş ağrısı, uyuşukluk, karıncalanma, ellerde veya ayaklarda soğukluk hissi; sinirlilik, uykusuzluk, kilo kaybı.

İlaç Etkileşimleri

Eğer son 14 gün içerisinde furazolidone (Furoxone), isocarboxazid (Marplan), fenelzin (Nardil), rasajilin (Azilect), selejilin (Eldepryl, Emsam) veya tranilsipromin (Parnate) gibi bir MAO inhibitörü kullandıysanız Ritalin (metilfenidat) kullanmayın. MAO inhibitörü vücudunuzda iki hafta kadar dolaşacaktır. Ritalin (metilfenidat)’in vücudunuzdan atılması için gerekli enzimleri durdurduğundan, iki hafta içinde Ritalin (metilfenidat) içmeniz ciddi yan etkilere sebep olabilir.

2 Ağustos 2016 Salı

Erişkin Dikkat Eksikliğinde İlişki ve İletişim Sorunları

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan erişkinlerde kişiler arası ilişkilerde daha fazla sorun yaşanmakta olduğunu gösteren çok sayıda çalışma bulunmaktadır. İletişim halinde oldukları kişilerin yüz ifadelerini, beden dillerini, seslerindeki tonlamayı,mimiklerini tanımada ve anlamlandırmada sorunlar yaşamaktadırlar. Karşılarındaki kişilerin duygularını tanımakta zorluk yaşamanın yanısıra kendi tutum ve davranışlarını da kontrol etmekte güçlükleri olmaktadır.
Konuşma sırasında aceleci, sabırsız ve dürtüsel bir tutumla ne kadar çok soru sorduklarını farketmezler, yanıtları beklemekte çok zorlanırlar ve sık sık araya girip söz keserler. Sonuçta karşısındaki kişinin neden sıkılıp sohbeti kesmek istediğini tam olarak anlayamazlar. Hatta sevilmedikleri, ciddiye alınmadıkları,hatta dışlandıkları şeklinde yanlış sonuçlara varabilirler. Buna karşılık kendini kontrolde aşırıya kaçıldığı durumlar da söz konusu olmaktadır. Özellikle yabancı ve kalabalık ortamlarda nasıl göründüğü,insanların onu nasıl değerlendirdiği,anlattıklarını ilginç bulup bulmadıkları soruları zihinlerini öylesine meşgul eder ki yaşadıkları ketlenme sonucu ürkek,tutuk ve doğallıklarını yitirmiş bir duruma girebilirler.
Tüm ilişkileri etkileyen bu bozuluğun aile içi ilişkileri etkilememesi düşünülemez. Kendi kararlarında ısrarcılık, düşünmeden konuşma,kırıcı davranışlar,aile bütçesini düşünmeden yapılan yersiz harcamalar, birlikte yapılan etkinliklerden keyif alamama, çabuk sıkılma, tatminsizlik, trafikte riskli araba kullanma ve kavgaya eğilim ailede sürekli sorun oluşturan durumlara sadece birkaç örnektir. Eşe destek olamama, kendi istek ve beklentilerini öncelikle  tatmin arzusu ilişkinin kalitesini bozan faktörlerdir. İhanet ve boşanma, sık iş değiştirme, çocuklarla sağlıksız bir ilişki içinde olunması sorunun ne kadar yaşamsal olduğunu göstermektedir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun uygun tedavisi ile kişinin ilişkisel alanda yaşadığı güçlüklerin de azalması beklenir.

1 Ağustos 2016 Pazartesi

Sürücülük ve Kaza Riski

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun etkilediği en önemli konulardan biri de sürücülüktür. Sürücülük, çoğu yetişkin için üzerinde fazla düşünmeyi gerektirmeyen “Sadece direksiyonun arkasına oturulup gidilen” karmaşık olmayan bir eylemdir. Bununla birlikte, sürücülük saliseler içinde karar vermeyi ve konsantre olmayı, sürdürülebilir dikkati gerektirir. Bir anlık dikkat kaybı veya dürtüsellikle yapılan tek bir hatalı seçim, ağır sonuçlar doğurabilir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan kişilerin yaşamlarının diğer alanlarında olduğu gibi sürücülükte de; ehliyetlerinin alıkonulması veya iptali, ağır yaralamalı veya yüksek hasarlı kazalar olmak üzere sürüşle ilgili pek çok zorlukları olduğu tespit edilmiştir. 
Sürücü hataları nedeniyle ehliyetine bir süreliğine veya geri verilmemek üzere el konulan dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan kişiler 42% iken, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olmayan kişiler 28% dir. Vurup kaçma şeklinde yaşanan (hit- and- run accidents) kazaların oranı dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan kişilerde 14% iken, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı olmayan kişilerde 2%dir. 
Hiperaktivite bozukluğu olan genç yetişkinler, ehliyet sınavını yapan yetkililer tarafından kolayca dikkati çelinebilir ve dürtüsel davranış puanları yüksek olarak değerlendirilmişlerdir. Araştırmalar dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan kişilerin tedavi olmalarının, sürücülüklerinin güvenli olması bakımından gerekli olduğunu göstermektedir. Genç yetişkinlik döneminde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan sürücülerin %40’ının en az iki kaza geçirdiği görülürken, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olmayan sürücülerin sadece %6’sının en az iki kaza geçirdiği görülmüştür. 
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan sürücülerin sebep oldukları mali zarar, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olmayan sürücülerin sebep oldukların mali zararın 3 katı olarak bulunmuştur. Bütün bunlara ilaveten, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan sürücülerin %60’ı, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olmayan sürücülerin ise %17’si yaralanma olan kazalar geçirmişlerdir. 
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan sürücülerin ehliyetlerinin alıkonulma oranı dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olmayan sürücülerin 3 katıdır ve ehliyetlerinin alıkonulmasının nedeni, zayıf sürücülük raporlarına rağmen, hukuki süreçte kendilerini başkaları kadar iyi savunamıyor olmalarından kaynaklanmaktadır. 
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan bireyler, mahkemede görülen davalarına gelmeyebilirler ya da kendilerine bir avukat tutamayabilirler. Kısaca, o kadar dağınık olabilirler ki kendilerini savunamayabilirler. Mahkemeye gelmeyi başaramadıklarında ehliyetleri iptal edilir. Bu sebepten dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan kişilerin hukuki süreçteki dağınık davranışları ve etkili başa çıkamayışları ehliyetlerinin iptal edilme nedenleri arasında yer alabilir.

İş ve İstihdam Sorunları

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan erişkinlerin en büyük güçlüklerinden biri işyeri ile ilgilidir. Genelde, 20. yüzyılın ikinci yarısındaki pek çok işçiye, büyük üretim aletlerindeki mekanik dişliler olarak dizayn edilen işlerin sonucundaki üretimlerine bakılarak saat üzerinden ödeme yapılır. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan yetişkinlerin, kurallarla yönetilen bu organizasyonlarda çalışması istenmektedir ve fakat bu durum dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan için her zaman başarıya ulaşmaz. 
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan kişilerin işyerinde sayısız güçlükleri vardır. Sürekli dikkatsizlik hatası yapan bir çalışanın bu gibi davranışları; çalışma arkadaşları ve yöneticisi tarafından, “özensiz davranan, savsaklayan, işine yeteri kadar önem vermeyen, sakar, kendisine verilen görevleri baştan savan” şeklinde etiketlenmesine yol açabilir. Neredeyse her toplantıya geç kalan, çalışmalarını zamanında tamamlayamayan veya yanlış işlere odaklanmasının sonucunda yaşanan aksaklıklar yüzünden sürekli özür dilemek zorunda kalan bir kişinin yaptığı bu hatalar, genellikle mizacına atfedilir ve onun klinik bir bozukluğa sahip olabileceği akla gelmez. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ile işyerindeki işlevsellik arasında çok yakın bir ilişki vardır. 
Hem yetişkinler hem de çocuklar motor koordinasyon problemleri yaşarlar. Bununla birlikte, yetişkinlerin yaşadığı motor koordinasyon problemleri, onların istihdamları açısından bir sorun yaratabilir. Ayrıca dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan  yetişkinler yaptıkları işlerle ilgili hafıza, planlama ve tahminlerle ilgili de problemler yaşayabilirler. Tüm bunların yanı sıra sözel ifade, iş bölümü, organizasyonel stratejilerin uygulanması ve duygusal heyecanların düzenlenmesi konularında da sıkıntı yaşayabilirler. Çalışanlar, zaman planlamasında, vardiyalarını organize etmede, işlerini takip etmede, talimatları izlemede ve duygusal yüklerinden kurtulmada güçlükler yaşayabilirler. Bunlar, normların üstünde ve ötesindeki aksama düzeylerini değerlendirmede önemli olan belirtilerdir. Zayıf sosyal beceriler ve işleri sürekli olarak erteleme alışkanlığı dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan bireylerde bir dezavantaj yaratabilir ki bu durumda meslektaşlarıyla verimli çalışmada, yönetimi kabul etmede ve/veya diğer kişilerle baş etmede zorluk yaşayabilirler.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan yetişkinler ile dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olmayan yetişkinler karşılaştırıldığında, DEHB’nin, düşük iş performansı, düşük mesleki düzey, zayıf iş istikrarı ve devamsızlık günlerinin fazlalığı gibi işle ilişkili problemlerle ilişkili olduğu belgelenmiştir. Günümüzdeki popüler sağlık ekonomi tartışmaları ile birlikte bunun literatürde daha baskın görüleceği beklenmektedir. DEHB’nin istihdamıyla ile ilgili olarak hem işvereni hem de DEHB’li çalışanları etkileyen pek çok olumsuz sonuç yaşanmaktadır. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan bireylerin işten atılma oranı DEHB’li olmayan bireylerin üç katıdır. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan bireyler ayrıca 10 yıl içinde ortalama iki ya da üç kez iş değiştirirler, düşük performansları ve iş kayıpları ciddi ekonomik problemler yaşamalarına sebep olabilir.

Yetişkinlerde Hiperaktivite ve Dürtüsellik Belirtileri

Erişkinlerde hiperaktivite-dürtüselliğe bağlı, fazla konuşma, karşısındakinin sözünü kesme, içsel huzursuzluk hissi, sürekli meşgul olma, genellikle aktif işler seçmeye çalışma, çabuk sinirlenme, ani iş değişiklikleri ya da ani kararlar verme, birden ilişkileri sonlandırma, dikkatsizce araba kullanma, kazaya yatkın olma şeklinde DEHB belirtileri görülür. 
Erişkin DEHB’de masa başı işler yerine, genelde hareket olanağı veren işler tercih edilir. Huzursuzluk ve hareket etme hissi fazladır ve birlikte yaşayanlar açısından sürekli hareket halindeki böyle birini izlemek yorucudur. DEHB’ye karşın bir kişinin belirli bir iş ortamında çalışıyor olması ve başarılı olması, bozukluğun oluşturacağı olumsuz etkiler göz önüne alındığında ortalama ya da daha fazla bir zeka düzeyini gerektirmektedir. Burada tüm kapasiteyi kullanamama söz konusudur. 
Bazı olgular başlangıçta yöneticilerin zoru ile az da olsa denetimi sağlayarak işlerinde hızla yükselirler. Ancak yönetici konumundaki gibi sürekli oturmak gerektiğinde ve denetlenme gevşediğinde sıkıntı başlayabilir. Olgularda sürekli dağınık bir çalışma masası, yerinden kalkmaya yönelik çeşitli bahaneler tipiktir. 
Hiperaktivite, iş dışındaki ortamlarda da kendini gösterir. Çocuk yetiştirme, akraba ve arkadaş gezmeleri gibi evliliğin gereklilikleri, kurallı ortamları, daha sakin ve sabır gerektiren durumları gerektirdiği için uyum sorunlarına yol açar.
Fazla konuşma, karşılıklı iletişimde dinleyememe, sık sık karşısındaki kişinin sözünü kesme, sırasını bekleyememe gibi belirtiler bazı erişkin olguların kendileri tarafından da fark edilmekte ve bu kişiler söz konusu belirtileri denetlemeye ilişkin büyük bir çaba sarf ettiklerini belirtmektedirler. 
Dürtüsellik bir alet ya da araç kullanma sırasında da sıkıntıya yol açar. Araba kullanırken yaşanan kural ihlalleri en sık karşılaşılan sorunlardandır. 
Erişkin DEHB olguları, bozukluğun olduğu çocuk ve ergenler gibi belirgin organizasyon sorunları yaşamaktadırlar. Bu sorunlar zaman kullanımında ve gerekli malzemenin düzenlenmesinde ortaya çıkar. DEHB’li erişkinlerde, ev ya da işyerinde bir program yapabilme, zamanı ve malzemeyi etkin kullanabilme becerisi yoktur. Bu büyük düzenleme sorunu; işte, kişisel ya da ailesine ayırdığı zamanda ortaya çıkmaktadır. 
Dikkatsizliğe bağlı organizasyon sorunlarında görsel dikkatin bozukluğu ya da dikkatin kayması söz konusudur.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu'nun Nedenleri

Diğer birçok psikiyatrik hastalık gibi DEHB’ye neyin yol açtığı da tam olarak ortaya konamamıştır. Ancak bilimsel araştırmalar DEHB’de genetik faktörlerin önemli olduğunu düşündürür. DEHB olan olguların birinci derece biyolojik akrabalarındaki DEHB bulunma olasılığı diğer bir çalışmada %18 oranında bildirilmiştir. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise DEHB’li çocukların ebeveynlerinde erişkin tip DEHB olma oranı %6-8 olarak bulunmuştur.
Ailelerde yapılan çalışamalara göre DEHB olan çocukların kardeşlerinde DEHB görülme riski ve DEHB olan çocukların ebeveynlerinde DEHB görülme riski 2-8 kat daha fazladır. Bu durumun nedeni  genetik olabileceği kadar yetiştirme tarzı ya da bazı çevresel faktörler olabilir. Hiperaktif çocukları evlat edinen ebeveynlerin, biyolojik akrabalara göre, hiperaktivite ve bununla ilişkili bozuklukları daha az gösterdikleri saptanmıştır.
Bazı bilimsel araştırmalar, DEHB kalıtım riskini, ailenin kadın üyeleri için daha yüksek oranda bulunmuştur. Ebeveynlerinden biri DEHB olan kız çocuklar için, hastalığa yakalanma riski 6,6, erkek çocuklar için ise 1,5 kez artmaktadır. Bu model erkeklerde çevresel, kızlarda genetik etmenlerin daha ön planda olduğunu düşündürür.
Birçok gen ve çevre faktörü bir arada DEHB’ye yol açıyor görünmektedir. DEHB’nin Mendelyen kalıtım yolunu izlediği de düşünülmüştür. Ana etkiden sorumlu genlerle birlikte bazı küçük genlerin ve çevresel faktörlerin önemi vurgulanmıştır. Davranışsal bozukluklardaki karmaşık özelliklere yol açan genetik eğilimler düşünülürken, organizma gelişimindeki ya da erişkindeki gen varyasyonlarının, hücresel varyasyonlara ve bunun da giderek sistem varyasyonlarına yol açtığı düşünülmüştür. Hastalığın gelişiminde çevresel faktörlerin de güçlü bir etkisi olabilir.
Günümüze kadar kalıtımın özgül bir yolu gösterilememiş ve bu konudaki çalışmalar sürmektedir. Ancak çalışmaların odak noktasında dopamin adı verilen beyindeki nöroiletken madde bulunmaktadır. Dopamin sistemindeki bozulmalar DEHB’ye özgü değildir. Tik bozuklukları, otizm, alkolizm gibi dopamin sistemi ile ilişkili diğer bozukluklar, DEHB’si olan kişilerde olmayanlara göre daha sık görülür.
DEHB’nin nedenlerini ve ortaya çıkış mekanizmasını aydınlatmaya yönelik beyin görüntüleme çalışmalarında sıklıkla izlenen bulgu beynin ön alanlarında boyut ve etkinlik azalmasıdır. İncelenen birçok DEHB olgusunda beynin hacmen gelişiminin kontrollere yakın olduğu, ancak kontrollere ulaşamadığı görülmüştür. 
Bunun yanı sıra daha önemli nokta beynin işlevsel gelişimidir. İşlevsel görüntüleme çalışmalarında DEHB’de, dikkat, yürütücü işlevler, çalışma belleği, motor kontrol, yanıtı engelleme, ödül-motivasyon ile ilişkili beyin bölgelerinin çalışmasında bozukluklar tespit edilmiştir.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda Tanıya Yardımcı Testler

T.O.V.A. (Test of Variables of Attention) 4 yaş üzeri çocuklarda, gençlerde, yetişkinlerde ve ileri yaş grubunda dikkat, dürtüsellik ve adaptasyonun ölçümü için klinik ve araştırma amaçlı kullanılan bir sürekli performans testidir. 
T.O.V.A. klinisyenler için Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Travmatik Beyin Hasarı ve benzeri dikkati bozan durumların tanı ve tedaviye cevabının izlenmesinde kullanılacak dikkate ait objektif bilgi sağlar. T.O.V.A. ayrıca bireyin başlangıçtaki dikkat değerlerini ölçerek zaman içinde olacak değişiklikleri takip etme amacı ile kullanılır.
T.O.V.A. 21.6 dakika süren bir görev boyunca dikkati ölçen bir testtir. İki saniye aralıklarla verilen bir dizi kare (görsel T.O.V.A)  ya da ses tonuna  (işitsel T.O.V.A.) kişi tarafından verilen cevabın hız, doğruluk ve sabitlik bakımından ölçümüne dayanır. Kişinin yanıtları benzer yaş grubunda ortalama zeka düzeyine sahip ve bir dikkat sorunu olmayan geniş bir normatif veri tabanı ile karşılaştırılır. Bu kıyaslamanın sonucunda kişinin dikkatinin “normal aralıkta” olup olmadığı değerlendirilir. Aynı zamanda T.O.V.A., kişinin test sonucunu Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan kişilere ait geniş bir veri tabanı ile de kıyaslar. Testin raporu bu iki karşılaştırmaya ve diğer istatistiksel değerlendirmelere göre hazırlanır. 
T.O.V.A. testi tanı koydurucu değildir. Klinisyenin tanısının yerini tutmaz ancak tanıya yardımcıdır. Dikkat problemleri Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, depresyon, anksiyete, stres, gelişimsel bozukluklar, öğrenme güçlükleri, uyku bozuklukları, kafa travmaları, ilaç etkileri, ilaç-madde kötüye kullanımı, kafein ve nikotinin aşırı miktarda kullanımına ve diğer bazı nedenlere bağlı olabilir. 
T.O.V.A. aynı zamanda okula başlayacak çocukların taranmasında, tüm yaş gruplarında temel dikkat seviyesinin tespit edilmesinde, beyin hasarı  ve yaşlanma gibi süreçlerde zaman içinde dikkatteki değişimlerin ölçümünde kullanılabilir.